Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Yasakçı, başörtülüleri âiknaâ etmiş!
Akdeniz Üniversitesiânde yaşanan başörtüsü tartışması, yeni bilgiler öğrenmemize de vesile oldu. Hadiseyi biliyorsunuz: Başörtülü bir öğrenci, başörtülü olarak imtihana girince sınıftaki öğretim üyesi önce başını açması istenmiş, öğrenci başını açmayınca da sınıftan çıkarılmış. Bu uygulamaya tepki gösteren 3 erkek öğrenci de sınıfı terk etmiş. Hadise duyulunca, üniversite yönetimi öğrencileri haklı bulmuş ve yeniden imtihan hakkı tanımış.
Tabiî ki hadisenin başı ve sonu var. Öğrencilerin başını açmasını isteyen öğretim üyesi özetle diyor ki, öğrenciler âdünâe kadar dersime başlarını açarak geliyorlardı. O gün başları örtülü olarak geldiler. Ben de onlara başlarını açmaları yönünde âiknaâ ettim. 4 öğrenci başını açtı, biri açmadı.
Peki, âyasakâ uygulanmasa o öğrenciler âdünâe kadar başları açık olarak okula gelir miydi?
Hem kanunsuz olarak yasak uygulayacaksınız, hem de âöğrenciler başları açık olarak geliyorduâ diyeceksiniz. Elbette dışarıda başlarını örten öğrencilerin, içeride de başlarını açmamasını arzu ederiz, ama bu hususta kabahatin bir kısmının da âfetvacılarâda olduğunu unutmayalım...
Yasakçı öğretim üyesi şunları da söylemiş: â24 yıllık öğretim üyesi olarak böyle bir sorun hiç yaşamadım, ikna ederek, genç kızlarla konuşarak, bu konuda bilgileri onlara aktararak, anlaşarak bu işi yürüttük şimdiye kadar. Ama bu yıl âson dakika golüâ gibi bir şey oldu. Bu organize bir iş gibi algılıyorum maalesef. Ben yasayı uyguladım. Ülkemizde kamu kurumlarında türban yasaktır, yasa budur.ââ (AA, 4 Haziran 2012)
Hayda! Ne zamandan beri keyfi uygulamalar kanun hükmüne geçti? Türkiyeâde üniversitede okuyan öğrencilerin başlarını örtmelerini yasaklayan ve yürürlükte olan bir kanun var mı ki âBen yasayı uyguladımâ deniyor? Ayrıca âikna ettimâ tabiri de geçmişte İstanbul Üniversitesinde uygulanan âikna odalarıânı akla getirdi. O zamanda yasakçılar, başörtülü öğrencileri âikna odalarıâna alıyor, âBaşlarınızı açmazsanız kayıtlarınızı yenilemeyeceğizâ diyerek, zorla âiknaâ ediyorlardı. Demek ki bu uygulama sadece İstanbulâda değil, diğer yasakçı üniversitelerimizde de kopyalanmış...
Kanuna dayanmayan yasağı uygulamak isteyen öğretim üyesi, ayrıca âTürban genç kızlarımızın özgürlüklerini engelleyen bir şeyâ de demiş. Başörtüsünün özgürlükleri engellediği âsavâı en temelsiz iddialardan biridir. Özgürlüğü sınırlandırmak asıl, kişilerin inanç ve insan hakkı olarak tercih ettiği başörtüsüne mani olmaya çalışmaktır.
Akdeniz Üniversitesiânde yaşanan hadise, aynı zamanda haklı olanların inandıkları doğruda ısrarlı olmaları icap ettiğini de gösterdi. Bakınız, bir öğrenci başını açmayı reddetti ve üniversitede devam eden bir yanlış bu vesile ile sona erdi.
Mağdur edilen öğrencilere yeniden imtihan hakkı tanıyan yöneticileri ve başörtülü öğrencileri yalnız bırakmayan âerkekâ öğrenci arkadaşlarını da tebrik etmek lâzım.
Bütün öğrenciler haklı oldukları noktada ısrarcı olsalar ve âerkekâ öğrenciler de onlara destek olabilse zaten yasak bu noktaya gelmezdi. Nitekim, yasağın en ağır şekilde uygulandığı günlerde İstanbulâda da böyle bir yardımlaşma görülmüş ve yasakçılar bu kaynaşmadan ürkmüştü.
O tarihlerde âsolâcu öğrenciler de başörtülü öğrencilere destek vermiş, onların hakkı için yürüyüş yapmıştı. Yasakçılar, ne edip etti, öğrenciler arasındaki kaynaşmayı bitirdi ve ondan sonra yasağı âkolaycaâ uyguladı.
Antalyaâda yaşanan hadise, aynı zamanda kanunsuz yasağın tam olarak sona ermediğini göstermesi bakımından da önemlidir. âYasak sona erdiâ diye sevinirken, bir öğrenci bile başörtüsü sebebiyle mağdur ediliyorsa yasak sona ermiş sayılmaz.
Türkiyeâyi idare edenlerin görevi, bir kişinin bile haksız yere mağdur olmasına imkân vermemek. Sözkonusu başörtüsü olduğunda, milyonlarca kişinin mağdur edildiği gerçeğiyle karşılaşırız. Önümüzdeki dönemde yasağın mağdurlarının haklarının verilmesi için de yeni adımlar atılması icap eder.
Faruk ÇAKIR